In this episode, we'll follow Serkan as he navigates a desolate city, forms unlikely alliances, and rises as a beacon of hope in a world teetering on the brink of despair.
Tr: Serkan’ın dünyası bir zamanlar sıradan bir yerdi.
En: Serkan's world used to be an ordinary place.
Tr: Ancak şimdi her şey değişmişti.
En: But now, everything had changed.
Tr: Şehir, harabelerle doluydu.
En: The city was filled with ruins.
Tr: Sokaklar bomboştu.
En: The streets were deserted.
Tr: İnsanlar, hayatta kalmak için saklanıyordu.
En: People were hiding to survive.
Tr: Serkan, eski bir okulun bodrum katında yaşamını sürdürüyordu.
En: Serkan was living in the basement of an old school.
Tr: Bu yer, hayatta kalmak için bir sığınak olmuştu.
En: This place had become a shelter for survival.
Tr: Bodrum katı, karanlık ve rutubetliydi.
En: The basement was dark and damp.
Tr: Ama Serkan ve diğerleri için ev gibiydi.
En: But for Serkan and the others, it was like home.
Tr: Pillerle çalışan lambalar, karanlık ortamı biraz olsun aydınlatıyordu.
En: Battery-powered lamps slightly illuminated the dark environment.
Tr: Yataklar, raflar ve birkaç battaniye vardı.
En: There were beds, shelves, and a few blankets.
Tr: Her köşe, ihtiyaç duyulan malzemelerle doluydu.
En: Every corner was filled with necessary supplies.
Tr: Serkan'ın aklında sadece bir şey vardı: Kayıp kardeşi Zeynep’i bulmak.
En: Serkan had only one thing on his mind: finding his missing sister Zeynep.
Tr: Serkan, bodrum katında yaşayan diğer insanlarla birlikteydi.
En: Serkan was with other people living in the basement.
Tr: Ama herkes birbirine güvenmiyordu.
En: But not everyone trusted each other.
Tr: Kaynaklar sınırlıydı.
En: Resources were limited.
Tr: Serkan, güvenilir insanları bulmalıydı.
En: Serkan had to find reliable people.
Tr: Ayrıca dışarıdaki haydutlar büyük bir tehlikeydi.
En: Additionally, the bandits outside were a great danger.
Tr: Onlar, her şeyi ve herkesi tehdit ediyordu.
En: They threatened everything and everyone.
Tr: Bir gün Serkan, önemli bir karar aldı.
En: One day, Serkan made an important decision.
Tr: Dışarı çıkacaktı.
En: He would go out.
Tr: Malzeme toplayacak ve Zeynep hakkında bilgi bulacaktı.
En: He would gather supplies and find information about Zeynep.
Tr: Bodrum katındaki herkes bu kararını tartıştı.
En: Everyone in the basement debated his decision.
Tr: Kimi ona güveniyordu, kimi ise kuşkuyla bakıyordu.
En: Some trusted him, while others looked at him with suspicion.
Tr: Serkan, caddelerde yavaşça ilerledi.
En: Serkan slowly moved through the streets.
Tr: Eski bakkallara ve terkedilmiş evlere baktı.
En: He looked at old grocery stores and abandoned houses.
Tr: Bir şeyler buldu ama yeterli değildi.
En: He found some things but it wasn't enough.
Tr: Bir grup insanla karşılaştı.
En: He encountered a group of people.
Tr: Onlar da hayatta kalmaya çalışıyordu.
En: They were also trying to survive.
Tr: Serkan, temkinli davrandı.
En: Serkan was cautious.
Tr: Bu insanlar güvenilir miydi?
En: Could these people be trusted?
Tr: Grubun lideri ona sertçe baktı.
En: The leader of the group looked at him sternly.
Tr: "Bizimle ne istiyorsun?"
En: "What do you want from us?"
Tr: diye sordu.
En: he asked.
Tr: Serkan, sakin kalmaya çalıştı.
En: Serkan tried to remain calm.
Tr: "Kayıp kardeşimi arıyorum.
En: "I'm looking for my missing sister.
Tr: Zeynep.
En: Zeynep.
Tr: Onun hakkında bilgi toplayacak malzemeler lazım bana" dedi.
En: I need supplies to gather information about her," he said.
Tr: Grup lideri bir an düşündü ve sonra Serkan’a yardım etmeyi kabul etti.
En: The group leader thought for a moment and then agreed to help Serkan.
Tr: Ama bir şartı vardı: "Bize güvenini kanıtla."
En: But he had one condition: "Prove your trust to us."
Tr: Serkan, grubun güvenini kazanmak için riskler aldı.
En: Serkan took risks to earn the group's trust.
Tr: Beraberce kaynak topladılar.
En: They gathered resources together.
Tr: Zamanla, Serkan ve grup arasında bir güven bağı oluştu.
En: Over time, a bond of trust formed between Serkan and the group.
Tr: Serkan, liderlik özelliklerini gösterdi.
En: Serkan showed leadership qualities.
Tr: İnsanlara yardım etti, iş bölümü yaptı ve strateji belirledi.
En: He helped people, assigned tasks, and devised strategies.
Tr: Bir gün, grup lideri Serkan’a bir bilgi verdi.
En: One day, the group leader gave Serkan some information.
Tr: "Zeynep adında bir kızı gören oldu.
En: "Someone saw a girl named Zeynep.
Tr: Doğu tarafında güvende olabilir" dedi.
En: She might be safe in the east," he said.
Tr: Bu bilgi, Serkan için çok değerliydi.
En: This information was very valuable to Serkan.
Tr: Artık bir umudu vardı.
En: Now, he had hope.
Tr: Serkan, bodrum katına döndüğünde her şey farklıydı.
En: When Serkan returned to the basement, everything was different.
Tr: Artık yalnız bir genç değildi.
En: He was no longer a lonely young man.
Tr: Grubun bir parçası olmuştu.
En: He had become a part of the group.
Tr: Liderlik kazanmıştı.
En: He had gained leadership.
Tr: Kardeşi Zeynep’i bulma yolunda önemli bir adım atmıştı.
En: He had taken an important step on the path to finding his sister Zeynep.
Tr: Hayatta kalma mücadelesi daha bitmemişti.
En: The struggle for survival was not over yet.
Tr: Ama Serkan, artık yalnız değildi.
En: But Serkan was no longer alone.
Tr: Bir grup insanla birlikte, umutla geleceğe bakıyordu.
En: Together with a group of people, he looked to the future with hope.
Tr: Başlangıçta sadece hayatta kalmak için mücadele ederken, şimdi kardeşini bulma ve herkesi koruma sorumluluğunu taşıyordu.
En: Initially, he was just fighting to survive, but now he bore the responsibility of finding his sister and protecting everyone.
Tr: Bu yeni dünyada, Serkan'ın hikayesi sadece hayatta kalmakla sınırlı değildi.
En: In this new world, Serkan's story wasn't just limited to survival.
Tr: O, başkalarına da umut olmuştu.
En: He had become a beacon of hope for others as well.